Kendiniz için en uygun danışmanı nasıl seçersiniz?

a) Terapist ile karşılıklı oturduğunuzda ne hissediyorsunuz? Güvenli ve rahat mısınız? Sizce karşınızda oturan terapist “her şeyi bilen” veya kibirli biri midir? Elbette birçoğumuz için, ilk kez bir terapiste gitmek biraz endişe vericidir. Ancak terapi sürecine başladığınız bir danışmanın sizin için en uygun terapist olmadığını düşünüyorsanız, elbette sürece başka bir danışmanla devam edebilirsiniz. Bununla birlikte, terapistin beğenilmemesi veya yargılanması yoluyla terapiden kaçınma durumu, sorununuzun bir parçası da olabilir.

b) Danışman, sizi tedaviye getiren sorunları veya endişelerinizi çözmenize nasıl yardımcı olmayı planladığını açıklayabiliyor mu? Deneyimli danışmanlar size nasıl yardımcı olabileceklerini ve temel yol haritalarını ortaya koyup, terapi süreci sonunda kendinizi nasıl hissedebileceğinizi gösterebilirler.

c) Danışman garanti veya vaatte bulunuyor mu? Bir terapistin umut vermesi önemlidir, ancak mutlak ve koşulsuz garanti veremez. Bazen iyileşme hızlı bir şekilde gerçekleşebilir. Ancak herkes iyileşme yeteneğine sahip olsa da, bazı insanlar için değişikliklerin gerçekleşmesi yıllar alabilir; ne yazık ki, zaman sınırlı olduğu için, bazıları bu yaşamda istedikleri iyileşme seviyesine asla ulaşamayabilir. Buna ek olarak, insanlar gelişim süreçlerinde her zaman iyileşmeye hazır oldukları bir zamanda ve yerde olmayabilir. Bir diğer ifadeyle terapi sürecine hazır değillerdir. Genel olarak, terapi sürecinde iyileşmeye katkıda bulunabilecek veya iyileşmeye müdahale edebilecek birçok faktör vardır; bu faktörlerin bazılarının farkındayız ancak bazılarının farkında olamayabiliriz. Bu sebeplerle asla koşulsuz garanti olamaz.

d) Danışmanın eğitimi yeterli midir? Kendilerine “danışman”, “terapist”, “koç”, “spritualist” vb. unvanlar veren çok sayıda insan bulunmaktadır. Psikoloji muazzam bir alandır; insan davranışlarını tanımak ve anlamak, on yıllar boyu süren bilimsel deneyler ve bu deneyler sonucu oluşturulan binlerce sayfalık kuramları özümsemeyi gerektirir. Bu da yalnızca hafta sonları gidilen kişisel gelişim seminerleri ile mümkün değildir. Bu şekilde basit bazı terapötik yaklaşımlar öğrenilebilir ancak sorunları teşhis etmek ve çözüm yolu haritasını çıkarmak, ilgili alanlarda en az lisans ve yüksek lisans eğitimini, ayrıca binlerce saat süren terapi yöntemi eğitimlerini, yüzlerce vaka analizini zorunlu kılar. Tüm bunlar, en az 10 yıllık bir eğitim anlamına gelir. Uygun eğitimi olmayan birinin terapi sürecine giren bir danışana zarar verme riski büyüktür. .

Terapi sürecine başlama konusunda gergin ve endişeliyim. Bu normal mi?

Bu sadece normal değil, aynı zamanda beklenen bir şeydir, özellikle daha önce hiç terapiye girmediyseniz. Sonuçta, yeni ve bilinmeyen her şey biraz endişe yaratabilir. Çoğu zaman insanlar terapiye geldiğinde, önemli bir süre boyunca belirli bir konu veya konu kümesiyle mücadele etmiş ve herhangi bir kalıcı veya anlamlı çözüme ulaşamamış durumdadırlar. Bu durum hayal kırıklığına ve hatta çaresizliğe neden olabilir. Ayrıca, insanların hem sorunlarını çözme yeteneklerini hem de sorunların çözülme olasılığını sorgulamalarına neden olabilir. Bu nedenle, bir kişi terapiye başlamaya karar verdiğinde, başlangıçta terapi ihtiyacını tetikleyen sorunla birlikte umutsuzluk ile de uğraşıyor olabilir. İyi haber şu ki, terapi esnasında konuşamayacağınız hiçbir şey yok. Terapiye başlıyorsanız ve bu konuda gerçekten endişeli hissediyorsanız, terapistinizle bu endişe hakkında konuşun. Terapistiniz bu kaygıyı keşfetmenize ve bunun altında yatan endişeleri ve korkuları ortaya çıkarmanıza yardımcı olacaktır. .

Terapi süreci ne kadar sürer?

Terapi süreci ve terapinin uzunluğu kullanılan terapi yaklaşımına, çalışma yönelimine, problemin durumuna göre değişir. Belirli hedeflerle, belirli alanlara ilişkin konularla terapiye gelmiş olabilirsiniz. Bu durumda seans süresi bir-ikiden sekize kadar değişebilir. Kişilik problemleri ya da kişilik bozuklukları ile çalışılıyorsa 1 yıl ile 5-6 yıl arasında olabilir. Yine çalışılan yönteme göre seans sıklıkları haftada 2-4 seanstan ayda bir seansa kadar değişim gösterebilir. .

Terapistin cinsiyeti önemli midir?

Bazı danışanlar kendilerini rahat ifade edebilmek adına hemcinslerine danışmak eğiliminde olsalar da terapötik ittifak sağlandığında terapistin cinsiyetinin bir önemi kalmamaktadır..

Terapi esnasında duygularım hakkında konuşmak zorunda mıyım?

Duyguyu veya düşünceyi temel alan farklı terapi kuramları olsa da tüm terapi yöntemlerinde duyguya önem verilir. Danışan, duygusunu konuşmak konusunda açık ve rahat olduğu ölçüde seanstan yararlanabilir. Danışandan bağımsız olarak terapistin de seansı duyguyu konuşabilen bir alana getirmek için uğraşması gerekmektedir.

Terapist, seansla ilgili olarak başkaları ile konuşabilir mi?

Terapist süpervizörü ya da yine süpervizyon amaçlı meslektaşları dışında seans ve danışanı hakkında kimse ile konuşmaz. Süpervizyon amaçlı görüşmelerde de danışanın kimlik bilgileri sunulmaz ya da değiştirilir. Danışanın herhangi bir riskli durumu olduğu düşünülüyorsa -intihar, bir başkasına zarar vermek vb.- yakınlarına ya da ilgili kişilere ve kurumlara bilgi verilebilir.

Terapi seansına başkaları da gelebilir mi?

Terapiler bireysel, grup, aile, çocuk, ergen terapileri olarak ayrılır. Aile seanslarına gerekirse çekirdek aile dışındaki aile üyeleri çağrılabilir. Çocuk seanslarına, ebeveynler dışında çocuğa bakan kişi çağrılabilir. Ergen görüşmelerine ergenin izni ile ebeveynler çağrılır.

Terapi beyni etkileyebilir mi?

Sadece terapinin değil, günlük hayatımızda öğrendiğimiz yeni şeylerin, karşılaştığımız yeni durumlar ve sorunlar için ürettiğimiz yeni çözüm yollarının beynimizde nörobiyolojik değişimler meydana getirdiği, yapılan birçok araştırmayla ortaya konmuştur. İnsanlar beyinlerini, çevrelerine tepki verme biçimleriyle aktif olarak değiştirirler. Beyin ve sinir sistemi milyonlarca nörondan oluşur ve bunlar, birçok olası kombinasyonda bağlanma kapasitesine sahiptir. Beynin mimarisi, yaşam tarihinin somut ifadesi, yaşam boyu öğrenmenin doruğudur. Yaşam deneyimleri nöral bağlantıyı belirler ve bazen depresyon veya anksiyete gibi psikolojik katılığa neden olan karmaşık ve entegre bir sinir ağı oluşturur. Terapi aslında psikolojik esnekliği ve yaşam doyumunu teşvik eden yeni sinirsel bağlantıları geliştirmek, yeniden şekillendirmek ve güçlendirmek için bir laboratuvardır.